Mit; toplumda ağızdan ağıza, kulaktan kulağa dolaşan, kaynağı belli ve bilimsel olmayan, toplumun hayal gücünün etkisiyle biçim değiştiren ve yer yer olağanüstü özellikler barındıran bir kavramdır (1). Cinsel mit ise, bireylerin cinsellik konusunda doğru olduğunu varsaydıkları fakat bilimsel açıdan doğru olmayan ya da doğruluğu ispat edilemeyen, genellikle toplum tarafından üretilen yanlış inanışlardır (2). Cinselliği konuşmanın ve tartışmanın zor ve tabu olduğu toplumlarda, cinsel mitlerin olması olasıdır (3). Cinsel mitler; arkadaşlar aracılığıyla, pornografik yayınlardan, cinsel içerikli şakalardan, basında ve sosyal medyada yer alan yanlış başlıklı haberlerden, filmlerden, kitaplardan ve gazetelerde yer alan eksik veya hatalı bilgilerden türeyerek ortaya çıkabilir. Edinilen bu yanlış bilgiler, bireylerde cinsellikle ilgili önyargılar ortaya çıkarabilir. Cinsel Mitler, bireylerin cinsellikle ilgili korku ve kaygılarını artırabilir ve beraberinde birçok cinsel işlev bozukluğuna ve yanlış cinsel iletişime neden olabilir (4).
Peki cinsel mitler neden ortaya çıkar? Cinsel mitlerin ortaya çıkmasının en yaygın nedeni; cinsellikle ilgili konuların toplumsal alanlarda açıkça konuşulamaması ve konu üzerine yeterince bilimsel çalışmanın yapılmamasıdır. Cinselliğin konuşulmamasının ve araştırılmamasının yarattığı bilinmezlik, cinselliğe dair önyargıları körükleyerek, nedeni bilinmeyen korkuların ve kaygıların oluşmasına sebebiyet verir. Bu korku ve kaygılar da kulaktan kulağa yayılarak cinsel mitlerin oluşmasına zemin hazırlar. Cinsel mitler, cinsel ilişkiyi zamanla bazı kalıplara zorlar ve bu kalıplar cinsel ilişkinin kalitesini düşürebilir (5).
Toplumda Sık Duyulan Bazı Cinsel Mitlerin Doğruları
-
Erkekler her zaman cinsel ilişkiye hazır olmayabilir ve her zaman cinsel ilişkiye girmek
Toplumda özellikle erkeklerin her zaman cinsel ilişkiye hazır olduğu ve cinsel ilişkiye girmek isteyeceği miti, erkekler üzerinde büyük bir baskıya ve olumsuz etkiye neden olmaktadır. Toplumun erkeğe yüklediği cinsel rol nedeniyle erkekler, cinsel ilişki yaşamak istemediği durumlarda bile kendilerini ilişkiye zorlamaya çalışabilirler, çünkü bu yanlış inanışa göre erkekler her zaman, her durumda ve her fırsatta cinsel ilişkiye hazır olmalıdır. Aynı zamanda bu mit, erkeğin cinsel yaşamını ve cinsel olarak hazır bulunuşluk düzeyini olumsuz etkilerken, beraberinde kişinin kendine olan saygısını ve güvenini de olumsuz etkileyerek, oluşturduğu aşırı kaygı ve başarısızlık korkusu ile sertleşme bozukluklarına zemin hazırlayabilir (5).
-
Mastürbasyon doğal ve sağlıklıdır.
Toplumda çoğunlukla mastürbasyonun kirli ve zararlı olduğu varsayımı yapılarak, mastürbasyon yapmanın bedensel ve ruhsal hastalıklara yol açtığı, sapıklık olduğu, alışkanlık yaptığı şeklindeki önyargılardan köken alan bu mit, bireylerde suçluluk, utanç ve pişmanlık benzeri duygu-durumlarına neden olabilir. Bu yanlış inanışın aksine mastürbasyon zararlı değildir ve cinsel işlev bozukluklarına yol açmaz. Hatta, cinselliğin haz verici olarak öğrenilmesini sağlamak için cinsel terapilerde de mastürbasyon kullanılabilir. Mastürbasyon, cinselliğin keyif verici olarak yeniden öğrenilmesini sağlayan ve her yaşta doğal kabul edilebilen zararsız bir davranış olarak tanımlanmaktadır (5).
-
Cinsel ilişkiyi, kendini hazır hisseden her iki partner de başlatabilir.
Toplumsal rollerin getirmiş olduğu; ‘Cinsel ilişkiyi daima erkek başlatmalıdır’ algısı, cinsel partnerlerin bu rollerin dışına çıkmasını engeller. Bu düşünce cinsel olarak aktif olmak isteyen kadınları engellemekle beraber erkeklere her zaman aktif olma zorunluluğu hissettirebilir. Aynı zamanda kadınların isteklerini dile getirmeleri ve cinsellikten zevk almaları açısından önemli bir engel oluşturur. Erkekler kadar kadınlar da isteklerini dile getirmeli ve istediği zaman cinsel ilişkiyi başlatabilmelidir. Cinsellik sadece erkeğin başlattığı ya da gereksinim duyduğu bir eylem değildir. Cinsel aktivitede kadınları pasifleştiren bu yanlış inanış nedeniyle kadınlar cinsel istek ve arzularını dile getirmekte zorlanmaktadır(5).
-
Cinsel partnerler birbirlerini çok sevseler de, cinsel birliktelikten nasıl zevk alacaklarını bilemeyebilirler.
Cinsel partnerler arasındaki sevgi, cinsel beraberliği ne kadar güzelleştirse de bazen partnerlerin ne istediklerini, nelerden hoşlandıklarını anlamaları için yeterli değildir. Cinsel partnerlerin birbirinin ne istediğini bilebilmeleri için cinsellik konusunda iletişim kurmaları gerekir (2). Bunun için cinsel eşlerin birbirlerini tanımaları ve birbirleri ile alakalı tecrübe edinmeleri önemlidir. Bu yanlış inanış, yeterince zevk alamayan partnerlerin birbirlerine olan sevgilerini sorgulamalarına ve tecrübe edinmelerini engelleyen bir baskı oluşmasına neden olur.
-
Cinsel birlikteliklerde partnerlerin doyuma ulaşması önemlidir.
Özellikle pornografik yayınlarla desteklenen ve toplumda abartılı anlatımla yaygın olan, penis boyunun cinsel birlikteliklerde çok önemli olduğunu öne süren mit, kadınların cinsel ilişkide tatmin olabilmesinin ancak büyük bir penis ile mümkün olabileceği önyargısına neden olmaktadır. Kişiler kendi cinsel organının boyutlarını, pornografik görüntülerden ya da çevresinden duyduğu abartılı tanımlamalarla karşılaştırarak yetersizlik hissi ve endişe duyabilir. Kişinin penisinin küçük olması onun cinsel anlamda yetersiz olduğu anlamına gelmez. Doğru cinsel bilgiye sahip olmak ve hem kendinin hem de cinsel partnerinin bedenini tanımak, çiftlerin haz alması ve doyuma ulaşmasında çok önemlidir(5-6).
Kişilerin cinsellikle ilgili konularda doğru olduğunu düşündükleri abartılı, yanlış, bilimsel değeri bulunmayan bu inanışlar; bireylerin cinselliğe yönelik tutum, davranış ve inançlarını etkileyerek sağlıklarını ve cinselliğe bağlı yaşam kalitelerini etkileyebilir. Ayrıca cinsel mitler, cinsel işlev bozuklukların oluşumunda hem hazırlayıcı, hem başlatıcı ve hem de sürdürücü nitelik taşır. Bu nedenle de yanlış cinsel mitler yerine doğru ve bilimsel bilginin yaygınlaşması çok önemlidir.
Hazırlayanlar
Esra Özcak, Ankara Gençlik Merkezi Sağlık Eğitmeni
Sözü Geçen Çalışmalar
1. Uyar, B. (2015). İnfertilite Tedavisi Gören Kadınlarda Cinsel Mitlere İnanma Düzeyi (Uzmanlık Tezi). Dicle Üniversitesi/Tıp Fakültesi, Diyarbakır
2. Kayır, A. (1998). Cinsellik Kavramı ve Cinsel Mitler, Cinsel İşlev Bozuklukları Monograf Serisi (1): Cinsel Sorunlara Genel Yaklaşım.
3. Keçe, C. (2012). Yatak Efsaneleri. (S. Akgümüş, Ed.). Ankara: Pusula Yayınevi.
4. CETAD, (2006). Şahin, D., Şimşek, F. ve Seyisoğlu, H. (Ed.) CETAD Bilgilendirme Dosyası – 1: Cinsel Yaşam ve Sorunları. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Alanında Ulusal Ve Yerel Medya Yoluyla Savunuculuk Projesi, İstanbul.
5. www.cised.org.tr/sayfa146.html
6.www.cetad.org.tr/73/sik-sorulan-sorular/15/cinsel-yasamla-ilgili-yanlis-inanislar-mitler-nelerdir