“Çocukların oyunu oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır” -Montaigne
Oyun yeni karşılaştığımız ya da keşfettiğimiz bir olgu değildir. Yüzyıllar içinde oyun hep vardı ve var olmaya da devam edecektir. Oyunun niteliği değişse de çocuk üzerinde olumlu ve önemli etkileri görülecektir. Yine yüzyıllar boyunca oyun hakkında oyunun önemini vurgulayan çok sayıda tanımlama yapılmıştır. Bütün bu tanımları derleyecek olursak oyun; çocuğun dil, sosyal, bilişsel, duygusal ve motor becerilerini geliştirebileceği, duygularını ifade edebileceği, iletişim kurabileceği ve tüm bunları yaparken ona haz ve mutluluk veren, onu eğlendiren etkinliklerin bütünüdür.
Çocuklar için oyun; bir iletişim aracıdır. Oyun, çocuğun sözel olarak dışa vuramadığı pek çok duyguyu açığa çıkarmasına yardımcı olur, çocuğu rahatlatır. Çocuk oyunla kendini ve dış dünyayı, duygularını, hissettiklerini keşfeder. Empati kurmayı öğrenir.
Oyun çocuğun en temel haklarından biridir bu da Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 31. Maddesinde açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir. Dünyanın her yerinde çocukların mutlu, üretken ve erdemli yaşayabilmek için kazanmaları gereken en önemli beceriler, ne yazık ki okulda öğretilemez çünkü aslında öğretilemezler. Çocuklar tarafından oyun sırasında öğrenilip, pratik edilirler. Yaratıcı düşünme, diğer insanlarla geçinebilme ve iş birliği yapabilme, dürtü ve duyguları kontrol edebilme gibi yetenekler bunlara örnek olarak verilebilir.
Oyun ve Oyuncaklar: Oyuncak seçimi nasıl olmalı?
Oyun ve oyuncağı birbirinden bağımsız değerlendirmek mümkün değildir. Özellikle oyuncak endüstrisinin gelişmiş olduğu, medya vb. iletişim araçları ile yoğun reklam kampanyalarının yapıldığı, tüketimin üst düzeyde olduğu bu dönemde çocuklara sunulacak oyun materyalinin seçimi de büyük önem arz etmektedir. Araştırmalar oyuncakların çoğunun çocukların gelişim alanlarını desteklemekte oldukça sınırlı kaldığını ortaya koymuştur (Kaya, 2007).
Oyuncakları seçerken çocuğun yaşına, gelişim özelliklerine, ilgi alanlarına uygun seçimler yapılmalıdır. Çocuğun hayal edebilmesine, dönüştürüp yeni şeyler yaratmasına vesile olmalıdır. Oyuncaklar; sivri, köşeli, kırılgan, kimyasal boyalı olmayacak şekilde çocuğun güvenliği düşünülerek seçilmelidir. Kil, kum, su, ahşap gibi doğal materyallerle yapılmış oyuncaklar ile oynanması ve oyunların oluşturulması daha uygundur. Oyuncak seçiminde cinsiyet kriteri gözetilmemelidir. Oyuncakların cinsiyeti yoktur ve düşünülenin aksine çocuklar dışarıdan bir müdahale olmadığı sürece oyuncakları cinsiyete göre sınıflandırmazlar.
Çocukların oyun ve keşfetme alanı nasıl olmalı?
10 ülkede 5 ila 12 yaşları arasında çocukları olan 12.000 ebeveynin yakın zamanda yaptığı bir anket, çocukların üçte birinin her gün dışarıda 30 dakikadan az zaman geçirdiğini ortaya koydu. Ortalamada çocuklar dışarıda her gün bir saat ya da daha az vakit geçirirken, onda biri hiç dışarıda oynamıyor. OMO tarafından Kirlenmek Güzeldir kampanyası kapsamında oluşturulan ‘Dengeli Oyun’ raporunda, dünya çapında 12.000 ebeveyne anket yapılmıştır. Ebeveynlerin üçte ikisi (yüzde 64’ü) çocuklarının kendi çocukluklarındaki fırsatları yakalayamayacağına inanıyor. Modern yaşamın oluşturduğu baskılardan ötürü ebeveynlerin yarısı çocukları ile birlikte dışarıda oyun oynamak için zaman ayıramadıklarını belirtiyorlar. On ebeveynden dördü ise çocuklarının bulundukları toplum içinde güvenli bir şekilde oynamak için uygun yerlerden yoksun olduklarını bildiriyor.
Çocukların orman, park, bahçe vs. gibi doğal ortamlarda, temiz hava alarak ve özgürce hareket edebildiği alanlarda keşfetme ve öğrenme imkanı daha yüksektir. Çocukları doğayı keşfetmek için teşvik etmek, onlara imkan sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Çok uzaklarda aramadan en yakınımızdaki parkta bile keşfedilecek bir sürü şey olduğunu bilelim.
Çiçeklere daha dikkatli bakarak, kuşların sesini dinleyerek, böcekleri, bitkileri daha yakından gözlemleyerek, hayvanların ayak izlerini takip ederek, ağaç gövdesi, yapraklar ve çiçeklere dokunup yumuşak-sert cisimleri hissederek… çocuğun keşfetmesini kolaylaştırmak için yapılacak çok şey var!
Hayat eve sığar dediğimiz ama aslında sığamadığımız bu günlerde dışarıda zaman geçirmenin, özgür olmanın kıymetini daha iyi anlıyoruz. Doğada daha fazla zaman geçirebileceğimiz günler dilerim.
Hazırlayanlar:
Hatay Gençlik Merkezi Psikoloğu Buket Ezgi Uzel
Kaynakça
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25166.pdf
https://www.ohchr.org/EN/ProfessionalInterest/Pages/TreatmentOfPrisoners.aspx
https://www.treehugger.com/children-spend-less-time-outside-prison-inmates-4857353
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/253592
https://www.unicef.org/turkey/%C3%A7ocuk-haklar%C4%B1na-dair-s%C3%B6zle%C5%9Fme